ÇOCUKLARDA KAYGI BOZUKLUĞU

ÇOCUKLARDA KAYGI BOZUKLUĞU

19.05.2019 77

Çevremizde tehlikeli bir şeyler olduğunda ilk tepkimiz endişelenmek olur. Hoşa gitmeyen bir durum olduğunda bununla başa çıkmamızı sağlayan bir rol oynar. Birçok anksiyete bozukluğunun temel karakteristiği olan "endişe", beklenen tehlikelere ve bunların potansiyel sonuçlarına yönelik tekrarlayan düşünceleri içeren bilişsel süreç olarak tanımlanmaktadır (Vasey, Crnic ve Carter, 1994).

Genellikle utangaçlık, yabancı kişi ve durumlara karşı korku ve geri çekilme ile kendini gösteren bastırılmış davranış özelliği, anksiyete bozukluklarına zemin oluşturduğu düşünülen kişisel bir özelliktir. Kaygı, yaşamımızın normal ve bazen gerekli bir parçasıdır. Özellikle öğrencilerin sınavlarında bir miktar kaygı yaşamaları motive edici bir durumdur çünkü öğrenciyi ders çalışmaya, öğrenmeye zorlar. Ancak öğrenmeyi engelleyen fazla kaygı olumsuz bir durumdur. Çoğunlukla daha iyisini yapabilecekken yüksek kaygıdan ötürü performansların altında başarı gösterirler.

Bazı korku ve anksiyeteler belli yaşlarda daha sıktır. Bebekler hemen yakın çevresindeki korku veren uyaranlardan korkarlar. Okul öncesi çocuklar yalnız kalmaktan, karanlıktan, hayvanlardan ve hayali yaratıklardan korkabilirler. Okul çağı çocukları doğaüstü güçlerden, değerlendirici ya da sosyal durumlardan, doğal afetlerden hastalık ve kazalardan korkarlar. Çocuk ve ergenlerin kendi korkularını yoğun olarak tanımlamaları ve "sıkıntıda" olduklarını bildirmeleri güçtür. Çocuk ve ergenler ayrıca belirtileri yetişkinlerden farklı bir şekilde gösterirler (örneğin, ağlama, sinirlilik, öfke nöbetleri, somatik belirtiler).

Çocuklarda en sık ve yaygın görülen anksiyete ayrılma anksiyetesidir.1- 3 yaş arasında sık görülür. Çocuğun yakından bağlı olduğu kişiden ayrılmasıyla ortaya çıkar. Yakın kişi çoğunlukla anne, baba veya çocuğa bakmış kişidir. Çoğu zaman burada yaşanan sıkıntı rahatsızlık verecek düzeyde değildir. Ancak ilerleyen yaşlarda özellikle okul çağından itibaren bu durum ailede ve çocukta ciddi sıkıntılar oluşturabilmektedir.

Okula yeni başlayan, anne kucağından ayrılıp sosyalleşmenin ilk adımını atan çocuklarda okulun ilk günlerinde kaygı mevcuttur ve bu da son derecede doğaldır. Bu kaygıyı da çocuk; anne, baba ve öğretmenlerin anlayışlı, güven veren davranışları ile yenebilir. Çocuk okula gitmesi için zorlanırsa, eleştiriye mağruz kalırsa kaygısı daha da artacaktır. Çocuk yeni başlayacağı hayatın evindeki kadar güvenli olmasını bekleyecektir.(Bkz: Okul fobisi)

NELER YAPILABiLİR?

Öncelikle anne, baba ve öğretmenlerin çocuğu olduğu gibi kabul edip sevmeleri, çocukların/gençlerin yaşadıkları duygulara saygıyla yaklaşmaları çok önemlidir.

Gelişim dönemi korkularını (6 yaşından önce) doğal olarak algılamak ve bu korkulara odaklanmamak yaralı olacaktır.

Yargılayıcı olmadan, öğüt vermeden, zorlamadan öğrencinizi kaygılandıran konu hakkında, sakin bir şekilde konuşmaya çalışın. Bunun aşılmayacak bir sorun olmadığını kaygıyla baş etmek için biraz uğraşması gerektiğini vurgulayabilirsiniz.

Evden ayrılıp okula gitmekten, okulda yaşayacaklarından endişeleniyorsa onun sınıf-okul ortamında güvende olduğunu gösterin. Sosyal aktivitelere katılımını sağlamak kaygılarını biraz azaltabilir.

Özellikle ebeveyinlerin çocukları için yüksek beklentileri olmaması gerekir. Performansı doğrultusunda beklentiler geliştirmek en doğrusudur. Biyolojiyi sevmeyen ve bu derste başarısızlık gösteren bir çocuktan doktor olmasını beklemek yanlış olacaktır.

Öğrencilerin yaşadığı en yaygın kaygı Sınav Kaygısı‟dır. Yukarıda da belirtildiği gibi ailelerin yüksek beklentileri, geleceği bu sınavların belirlediği düşüncesi, mükemmeliyetçilik, yeterince sınava hazırlanmama gibi sebepler kaygıyı artırmaktadır. Motivasyon için bir miktar kaygı gereklidir ancak fazlası öğrenmeyi ve başarılı olmayı engeller. Sınıfınızda sınav kaygısını oldukça yoğun yaşayan (karın ağrısı, titreme, terli veya soğuk eller, kıvranma, ateş basması, baş dönmesi, uykusuzluk, bulantı, tikler vb. fiziksel şikayetleri olan) öğrenciniz varsa aileyle görüşerek mutlaka bir uzman yardımı almalarını sağlayın.

Öğrencinize yönelik kaygılarını artıracak söylemlerden ve tutumlardan uzak durmalısınız. Çocukların başarılarını arttırmak amacıyla onları tehdit edici ve başarı durumlarını küçümseyici yaklaşımlardan kaçının. (Elli net sana hiç yakışmıyor, böyle gidersen sınavı kazanamazsın daha çok çalışmalısın vb. ) Öğrencinizin başarısını, yeteneklerini, kişilik ve fiziksel özelliklerini başka öğrencilerle karşılaştırmamalısınız.

Anne-babaların çocuklarına verdikleri güven duygusu ve çocuklarının özgüvenini sağlayıcı onurlandırmalar, anksiyete (kaygı) bozukluğunun tedavisinde önemlidir. Aynı şekilde çocuğun kaygısının okulda ki performansını da etkileyeceği göz önüne alındığında, tedavide aile-okul-uzman işbirliği gereklidir.

Çocukluk döneminde ortaya çıkan ve psikiyatrik sorunlar diyebildiğimiz korkular ya da yaygın kaygı halleri vardır ki anne babalar bu korkuları iyi ayırt ederek, müdahale ve desteği geç kalmadan çocuklarına sunmalılardır. Kaygı ve korkular, uzun süredir devam ediyor ve günlük yaşamı olumsuz etkiliyorsa psikiyatrik yardım alınmalıdır.